DEMİRCİ YÖRESİ'NİN DÜĞÜN GELENEKLERİ
HİLAL SARGIN
MCBÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRKÇE VE SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ BÖLÜMÜ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ 2. SINIF LİSANS ÖĞRENCİSİ
GİRİŞ
Manisa'nın şirin ilçelerinden biri
olan Demirci. Asıl Ege ile İç Ege'nin dokunak noktasında 30.000 civarındaki
merkez ile nüfusu ile şirin bir yerleşim birimidir. İlçe'nin 96 köyü
bulunmaktadır. Tabi bu şirin ilçe eskiden beridir köklü geçmişe sahip olduğu
için birçok örf âdete sahiptir. Bir Karadeniz uşağı ile örfü, bir Erzurum
dadaşı ile adetleri, bir Ege zeybeği ile vekarı; kökte aynı olmakla beraber
bambaşka görüş ve duyuşun ifadeleridir. İşte Demirci'nin de böylece kendine has
ve maziye dayalı her cephesinden ayrı ayrı renkli tablolar arz eden düğün örf
ve adetlerini, bugün ayrı bir ilim haline gelen folklor kolundaki
zenginlikleriyle bize sunmaktadır.[1]
SÖZ KESME-NİŞAN-DÜĞÜN
Münasip görülen bir kız oğlan tarafından ve şehrin eşrafından bir,iki
hanımla istemeye gidilir. Kız Evi'nin
müddet istemesiyle oğlan evi pazartesi ile perşembe günleri kız Evi'nin
mutabakat cevabını alıncaya kadar tekrar tekrar istemeye giderler. Müspet cevap
alınınca kız Evi'nin münasip gördüğü şekilde söz bitirme veya söz kesme yapılır.
Bu söz kesmede kız tarafına oğlan evin'den çeşitli hediyeler götürülür
bunlar: Nişan yüzüğü, elbiselik, iç
çamaşır takımı, terlik, başörtüsü, bir şişe kolonya ve bir lüks sabun
götürülür. Kayınvalide veya münasip olan bir büyük yüzükleri takar. Gelin’in başörtüsü
çıkarılıp damadın hediye ettiği başörtüsü gelinin başına örtülür, bu arada
nişan şekeri denilen bütün bir şeker kızın başı üzerinde tutulan bir tepsi içinde
kırılarak büyükçe bir parçası gelin kızın ağzına sürülüp damada hediye
mukabilinde verilir ( Bu uygulama Evlilik Hayatı'nın baştan sona tatlılık
içinde geçmesi içindir.) Gelin kız kalkar ve sırayla davetlilerin ellerini öper,
gelen misafirlere lokum ve şeker dağıtılır. Kız Evi’nin oğlana hediyeleri ise:
Nişan yüzüğü, gömlek, fanila, çorap, mendil, fincan, kaşık, çatal, kendisinin
başında kırılan şekerden 2 sürahi şerbet yapılıp ayrıca çörek ve diğer
hediyelerdir. Bunlar oğlan evine sabahtan gönderilir. Damat evinde bu hediyeleri
getirenlerin hepsine hal hatır sorar ve bahşişler verir. Oğlan evi gelen şerbetlerden
ve çöreklerden yakın akrabalarına ve komşularına çok az da olsa birer parça
gönderir. Ertesi gün sabah oğlan evi büyükçe bir sepet içine envai çeşit yemiş
ve çerezler koyarak kız evine gönderir. Kız evi sepeti alıkoyar, getirene
büyükçe bir hediye verir. 3-4 gün sonra kız evi o sepetin içine meşhur şeker
kurabiyesinden yaparak koyar ve 2 tane de çörek ekleyerek oğlan evine sepeti
geri iade eder. Daha sonra oğlan ve kız evi birbirini daha iyi tanımak için en
az ki kere birbirlerine yemek daveti yaparlar. Mukabil olarak kız evinin
yaptığı davette şu yemekler bulunur: Düğün çorbası, et yemeği, ekşili bamya,
yazma börek, baklava, helva veya kadayıf, keşkek, hoşaf. Yemekten sonra gelin
kız kayınpeder, kayınvalide ve bütün davetlilerin ellerini öper. Oğlan evinden
takı takacak olanların hepsi hediyelerini takarlar. Altın, bilezik, inci,
pırlanta yüzük, gerdanlık ve dal iğne gibi hediyeler takılır. Çay ve kahveler
içilip iki aile birbiri ile tanışıp görüşüp kaynaşırlar. Yalnız kız evinin
yemekte baklava ikram etmesi âdete binaen şarttır. Kız evinin oğlan evine
gelmesinde yine aynı yemekler yenip sohbetler yapıldıktan sonra damat el öper.
Kız evinden hediye verecekler hediyelerini verir.[2]
NİKÂH VE DÜĞÜN MERASİMİ
Nikâh evde veya Belediye salonunda gece
veya gündüz davetliler ve alakalı memur huzurunda yapılır. Nikâhtan çıkılınca
oğlan evi kızı evlerine bırakır, çay içerler ve
[2] A. Sedat Boyacıoğulları, Hasan
Alakese, Her Yönü ve Her şeyi İle Demirci, İstanbul, Eko Matbaası, 1972,
274-280
dönerler. Düğün ise evlerde olur. 3 gün 3 gece
sürer, önce hamam daveti yapılır hamam günü gelin kız yakın arkadaşları ve
oğlan eviyle hamama giderler. Elti veya görümcesi tarafından yıkanır. Bir
yandan dümbelekler ve mumlarla gelin hamamda oynatılır. Hamamdan sonra kız
evine gidilir, burada yemek yenilir daha sonra da kızın arkadaşı ve gençler
şenlik yapar, çalar, oynarlar ve eğlenirler. Hamam gecesi yine eğlenti yapılır,
önce görümce veya elti oynayarak arkasından gelin kızı oynamaya kaldırırlar.
Gelin kızın üzerinde normal bir elbise ile taç ve duvak vardır. Gelin oynarken
eline yıldızlı maytaplar verilir, üzerine oğlan evi tarafından para ve çerezler
serpilir. Geç vakitlere kadar eğlenceler devam eder, eğlencenin sonunda gelin
kız ve isteyen kızlar gelinin el ve ayaklarına kına yakarlar. İsteyen orda
kalır, bu geceye kına gecesi denir. Sabah olunca gelin kızın kınalı el ve
ayaklarının suyuna önce kim elini değdirirse o kızın hemen kısmeti çıkacağı
inancı olduğundan yetişmiş genç kızlar ellerini bu suya sürmek için sıraya
girerler. Gelin kız kınalarını yıkar, abdest alıp namaz kılmaya gider. Sıradaki
kızlar da bu suda yüzlerini yıkarlar. O gün gelin kızın saçları kesilir ve
saçları maşalarla kıvırtılır. Yumurta akı ile ince kırkılmış gelin teli gelinin
alnına ve yanaklarına bir çöp ile çiçekler çizilir ve diğer makyajları
tamamlanır. Gelin telleri gelinin yüzünde pırıl pırıl parlar. Ellerinin
kınaları görünmesin diye ellerine beyaz kalın eldiven giydirilir. Öğle ezanı
okunmadan önce gelinlik elbisesi ve iki yana sarkıtılmış boyunca gelin teli ve
başına takılmış tacı ile hazır vaziyette getirilerek genişçe bir odada yüksekçe
bir yere oturtulur. Akşamüzeri kızın kendi eliyle hazırladığı çeyizleri sıra
sıra çocukların ellerine verilerek oğlan evine gönderilir. Damat çocukların
hepsine bahşişler verir. Çeyizler oğlan evinde döşenir ve o gece oğlan evinde
yaren daveti yapılır. Oğlan bütün arkadaşlarını toplar, yemekler yedirilir,
dümbelek ve çalgılar çalınarak geç vakitlere kadar oynanır. Aynı gece kız
evinde de kızın arkadaşları ve oğlan evinin yakınları toplanarak ikinci kına
gecesi eğlentilerini yaparlar. Yıldızlı maytaplarla gelin oynatırlar.
Sabahleyin geline boy abdesti aldırılır, eğer arzu ederse oruç da tutar. Bu
oruç atalardan kalan ve faydası görülerek adet haline getirilen bir oruçtur. Öğleden
sonra giyinip kuşanıp hazırlanmış olan gelin, gelin almaya gelecek alayı
bekler. Oğlan evinden gönderilmiş olan çalgıcılar gelin evi önünde çalgı
çalmaya devam ederler. Gelin almaya gelen ve uğurlayacak olan erkekler evin
önünde ve karşısında dizilirler. Oğlan tarafı gelini evden kapı önüne
çıkarırken para serperler. Bu arada gelinin başına gelmesin diye bir yakını
gelinin başına şemsiye tutar. Gelin oğlan evine giderken, eskiden yayan veya
atlı şimdi ise hususi arabalarla mahalle aralarından dolaştırılarak götürülür.
Buna gelin alayı, gelin dolaştırmak, kız çıkarmak denir. En önde çalgıcılar
arkasından memleketin ileri gelenleri ve akraba erkekleri, dostlar ve damadın
arkadaşları ve arkada gelin ve oğlan tarafının akraba ve komşuları gelin
alayını tamamlar. Kayınpeder ve kayınbiraderler alaya hanımlar kafilesinin
muhafızıdırlar. Eğer gelirlerse sırtlarına semer vurulur. Alay caddelerden
geçer. Eskiden şehir bu kadar büyük değilken şehrin en eski semti olan İçhisar
mahallesinden gelin alayı mutlaka geçirilir, şimdiki Selendi caddesinin geçtiği
sokakta büyük dübeğin yanından geçerken evlenme çağındaki delikanlılardan
birisi uğurlu olduğuna inanılan dibeğe yatırılıp üzerine taş konarak arkadan
gelen kadınlar alayına gösterilirdi. Buradan geçirilen gelinin mesud ve
bahtiyar olacağı inancı vardı. Şehrin büyüyüp vasıtaların çoğalmasından bu adet
terk edilmiş durumdadır. Yollarda gelin alaylarının yollarını kesenlere bahşiş
dağıtılır, alay döner dolaşır oğlan evine gelir. Damat kapıda gelini karşılar
ve başına para serper, koluna gelini takarak yukarı çıkarır. Bir odaya girerek gelinin duvağını kaldırıp
yüzgörümlüğü hediyesini takar. Yakın akrabalardan bir hanım şerbet getirir,
damat şerbeti getirene bahşişini verir. İkisi beraber davetlilerin bulunduğu
salona çıkarlar, gelenler geline bakıp yemeklerini yedikten sonra dağılırlar. O
akşam ezanından sonra oğlan evinde yakın akrabalara yemekler verilip dua edilir
buna zifaf daveti adı verilir. Daha sonra damat el öper ve bir hoca tarafından
dini nikâh kıyıldıktan sonra damat gelinin yanına salınır. Ertesi gün sabah
ezanından önce oğlan sağdıcı ve arkadaşları damatla beraber hamama ardından
sabah namazına camiye giderler. Cami dönüşü damat arkadaşlarına baklava ikram
eder, oğlan evinin yakınları erkenden eve gelerek damat ve geline ellerini öptürürler.
Kayınpeder ve kayınvalide takılarını takarlar. Kahvaltı edildikten sonra kız
evine gidilir, kız evinde şart olan süt ikram edilir ki: süt gibi geçinsinler
diye.[1]
SONUÇ
Demirci köklü geçmişi ile birçok örf ve âdete
sahip buram buram tarih kokan Manisa'nın ilçelerinden biridir. En güzel örf ve
adetlerin var olduğu bu güzel ilçede nüfusun giderek artması ve teknolojinin
gelişmesi iyi gibi görünse de dezavantajlarından biri de düğünlerde uygulanan
örf ve adetlerin zaman geçtikçe teker teker yok olması diyebiliriz. Buna bağlı
olarak insanların birbirlerine olan bağlılıkları azalmıştır.
Düğün örf ve adetlerinin uygulanmasının
önemli faydaları olarak insanların birbirine bağlılığını artırması ve dayanışma
duygusunu artırdığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda bu geleneklerin unutulması
aslında Demirci insanının maalesef ki özünü, atasından miras kalan bu
gelenekleri yavaş yavaş kaybettiğini göstermektedir. Düğün geleneklerine
baktığımızda hepsi aslında insanların kaynaşması ve toplum duygusunun
gelişmesine birçok katkı sağlamıştır. Demircideki düğün gelenekleri ortada olan
düğün havasını adeta göklere yükselterek zaten sıcacık samimi olan insanlarına
en güzel ortamı sunmuştur. Bize düşen görev bu güzel gelenekleri miras
aldığımız gibi en güzel şekilde devam ettirmektir.
KAYNAKÇA:
Boyacıoğulları A. Sedat, Alakese Hasan,
Her Yönü ve Herşeyi İle Demirci, İstanbul, Eko matbaası, 1972.
AVŞAR, M. Emin, Manisa Halk Kültürü, İzmir: Yabaneri Matbaacılık, 2013.
EKLER
FOTOĞRAFLAR:
Tüm fotoğraflar AVŞAR, M. Emin, Manisa Halk Kültürü, İzmir: Yabaneri Matbaacılık,2013 adlı eserden alınmıştır.
[1] A. Sedat Boyacıoğulları, Hasan
Alakese, Her Yönü ve Her şeyi İle Demirci, İstanbul, Eko Matbaası, 1972,
274-280
Yorumlar
Yorum Gönder