GÖRDESLİ ŞEHİT MÜCAHİDE MAKBULE HANIM
Rabia DERE
Mcbü Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği 2.Sınıf Lisans Öğrencisi

GİRİŞ
Bazı isimler var ki, bedenleri toprak olsa da isimleri ve yaptıkları ebedi kalır, unutulmaz. Kimisi belki daha geniş kitlelerce bilinir, kimisi de kenarda köşede, daha yerelde kalır.
Belki bir caddenin adında, belki bir sokağın adında, belki meydanda. O civarda oturan mahalle sakinleri bile bilmez belki ismi dışında kimin nesi olduğunu, neler yaptığını.
Ancak onlar, isimlerini yaptıklarıyla tarihin defterine yazdırmışlardır ve orada okunmayı beklerler.
Kınalı Kuzu Gördesli Makbule
Kurtuluş Savaşı’nda Kuvâ-yi Milliye çetelerinde görev yapmış bir kahraman Türk kadınıdır. Gördesli Makbule olarak da bilinen Makbule Hanım, 1902 (bazı kaynaklarda 1901[1]) yılında Gördes’te dünyaya gelmiştir. Evleri Gördes’in en eski mahallesi olan Divan Mahallesinin, Dumanalar Sokak 7 nolu evi idi. Çevresinde birçok eski eserler, camiler, çeşmeler ve mahalle içinde kalmış birçok kabir vardı.[2]
Divan mahallesindeki bu evde; babası Ali Ustalar(Topaloğlu[3]) sülalesinden Abdullah Bey, annesi Hacı Şakir Ağa sülalesinden Zeliha Hanım ve bu ailenin dört çocuğu olan Makbule Hanım’ın ağabeysi Asım, küçük kardeşi İbrahim ve Zehra adında kız kardeşi yaşamaktaydı.[4] Kız kardeşi Zehra daha bebek iken menenjit hastalığından vefat etmiştir[5]. Makbule Hanımın babası Abdullah Bey Çanakkale Savaşlarında şehit düşmüştür.[6]
İstiklal Harbi zamanında ağabeyi Asım yukarıdan gelen bir emirle Uşak-Eşme bugün ki adıyla Devlet Demiryolları Tren Şefliğin Hareket Memurluğuna gönderilmiş ve burada görev yapmaktaydı. Kız kardeşi Makbule Hanım ve annesi Zeliha Hanım’ın başında kardeşi İbrahim Bey kalmıştır.[7]
Makbule Hanım bebek iken annesi emzirip uyuturken onun kulağına hep kahramanlık ninnileri ve türküleri söylerdi. “Emsin de yavrum büyüsün/Büyüsün hemen yürüsün/Düşmanı vatandan sürsün/Ninni benim yavrum ninni…” Makbule büyüyüp geliştikçe hep vatan ve savaş öyküler dinliyordu. Makbule’yi annesi, babası bir erkek çocuğu gibi büyütmüştü. Daha on üç, on dört yaşlarında olduğu halde bir erkek kadar kuvvetli ve çevikti. Babası tarla işlerine giderken at hazırlanmasını, atın eğer takımlarının bağlanmasını ve kır gezintisine çıktıkları zaman av tüfeğini de yanlarına alarak ağaçlara, taşlara nişan alıp atıcılık öğretiyordu.[8]
Makbule Hanım, mahalle içinde arkadaşları ile oynarken onların kendisi gibi olmasını isterdi. Kız, erkek ayırmadan onlarla arkadaş olup, sokak içlerinde ve mahalle kenarlarında tahta çomaklardan tüfek yapıp iki tarafa ayrılarak savaş oyunları oynardı. Bu yüzden ona “MÜCAHİDE MAKBULE” adını takmışlardı[9].
Makbule Hanım, büyüdükçe gelişti. Geliştikçe de kuvvetlendi. Kuvvetli olduğu kadar da güzelleşti. Makbule’nin bu başarısı, becerikliliği dillere de destan olmuştu. Artık çocukluktan çıkmış yirmi yaşlarında genç ve güzel, çok cesur, çevik bir Türk kızı olmuştu.[10]
Makbule’nin bu güzelliğini, cesurluğunu duyan ve kendisi gibi cesur yiğit olan akıncı müfrezesi komutanlarından Istırancalı(Balkanlı) Halil Efe Makbule’ye talip olur. O zamanın Gördes temsilcisi olan Parti Pehlivan ile Makbule Hanım’ın evine haber gönderilir. Parti Pehlivan tarafından istenilir.1921 yılı baharında, Halil Efe ve Makbule Hanım evlenirler.[11]
Kurtuluş Savaşı'nın En Çetin Zamanları
1919'da başlayan Yunan işgali, Manisa'ya, Salihli'ye, oradan Gördes'e kadar ilerler. Temmuz 1920'de Gördes'e saldırılsa da, savaş’ ın en şiddetli geçtiği yerlerden biri olan bu beldeye, en büyük zarar, bir yıl sonrasında Mayıs 1921'de verilir. Ve o sıralarda bir düğün vardır. Gördesli Makbule Hanım ile Halil Efe'nin düğünü. Gördes, işgal altında olduğundan, sade bir düğünle Demirci'de evlenirler. Fakat ne yazık ki evlilikleri, kurtuluş mücadelesinin gölgesinde, kısa sürecektir.[12]



[1]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[3]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[4]İbrahim Çiçek, Gördesli Mücahit Makbule (Ulusal Öykü), Salihli: Basımevi yok, 1980, s.3
[5]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[6]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[8]İbrahim Çiçek, Gördesli Mücahit Makbule (Ulusal Öykü), Salihli: Basımevi yok, 1980, s.4,5,6
[9]İbrahim Çiçek, Gördesli Mücahit Makbule (Ulusal Öykü), Salihli: Basımevi yok, 1980, s.6
[10]İbrahim Çiçek, Gördesli Mücahit Makbule (Ulusal Öykü), Salihli: Basımevi yok, 1980, s.8,9
Evliliklerinin ilk haftalarında, Halil Efe, milli mücadeleye katılmak için eşinden gizli hazırlıklar yapar. Fakat Makbule Hanım durumu anlar. Yine de eşine bir şeyler belli etmez ama bir yandan içi rahat değildir. Eşi, düşman işgaline karşı koyacakken, eli kolu bağlı şekilde evde oturacak olmaya gönlü razı gelmez. Bu düşünce mengene gibi sıkıştırır yüreğini.
Vakit gelir. Halil Efe düşmanın ilçeye doğru yaklaşmakta olduğunu haber alır. Silah arkadaşları ve komutanı da, dağlarda mevzilenmiş, onu beklemektedirler. Halil Efe haberi aldığında, bir haftalık eşiyle [1]vedalaşır ve evden ayrılır[2].
 Fakat Makbule Hanım cesurdur, kararlıdır. Silah kullanmayı, ata binmeyi bilir. Kararını çoktan veren Makbule Hanım gizlice eşinin peşine düşer. Çünkü reddedeceğini bildiği için ona mücadeleye katılmak istediğini söylememiştir.[3]
Halil Efe arkadaşlarının yanına varır, Makbule Hanım ise çalıların arasına saklanır. Çalılardan gelen çıtırtı üzerine, askerler silahlarını çalılara doğrultur ve bağırırlar. Çaresiz Makbule Hanım, çalıların arasından çıkar ve askerlerin şaşkın bakışları arasında durumu anlatır, savaşa katılmak istediğini söyler. Halil Efe utanır, eve geri götürmek istese de Makbule Hanım yalvarır, ikna etmeye çalışır. Halil Efe ve diğer efeler ikna olmasa da en sonunda komutana ağlayan gözlerle, bu mukaddes müdafaadan mahrum kalmak istemediğini söyler. Makbule Hanım'ın kararlılığını gören Komutan, bir şans tanır ve aralarına alır[4].
Gözü Pek, Yüreği Cesur Kadın, Kahraman Mücahide
Makbule Hanım, her baskında yanına, elinden hiç ayırmadığı Japon filintasını alır, düşmandan ele geçirdiği doru atına biner, müfrezenin artçısı olarak birliğin gerisindeki yeri alırdı. Ata, efelerin çoğundan daha iyi biner, tehlike anında silahı herkesten önce o ateşlerdi. Akıncı kollarıyla beraber Demirci, Gördes, Simav ve Sındırgı dağlarında dolaşan Makbule Hanım, en ümitsiz zamanlarda bile efeleri cesaretlendirir ve her çarpışmada kahramanca savaşırdı. Kocasıyla beraber iki defa pusuya düşürüldü, fakat bunlardan ustaca sıyrılmasını bildi. Güvem Dere muharebesinin kazanılmasında, kahramanlığıyla büyük rol oynadı. Bozulup çekilen müfrezeleri yüreklendirip, onların düşmana yeniden taarruz etmelerini sağladı.[5]
İbrahim Ethem Bey Makbule Efe’yi şu şekilde anlatmaktadır: “Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunurdu. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan iğtinam olunmuş güzel bir doru ata binerdi[6]
Bir gece herkes uyurken, çadırından ayrılıp düşman karargahına tek başına baskın düzenler. Nöbetçi askeri anında yere indirdikten sonra ondan aldığı silahla, diğer düşman askerlerini fırsat vermeden yaylım ateşine tutar ve çadırlarından aldığı ganimet ve silahı yüklenip çadırına döner. Cesareti karşısında şaşkına dönen efeler, o geceden sonra Makbule Hanım'a söyleyecek bir söz bulamazlar. Komutan İbrahim Ethem Bey, onun için ''Kahraman mücahide'' der.[7]
Makbule Hanım’ın Katıldığı Muhabere ve Müsademeler
Bigadiç’in Faraş (Yol başı) Baskını
Akdağ Harekâtı
Babaoğlu Muharebesi
Çeani Eşkıyası İle Müsademe
Bigadiç’in Neyzen-Beşpınar Muhaberesi
Bigadiç-Sındırgı Kuvvetlerinin Tazyiki
Sındırgı’nın Osmanlar Müsademesi
Dursun Bey’in Güvemdere Muhaberesi
Sındırgı’nın Dedeler ve Kırca Müsademeleri
Sındırgı’nın Kınık Muhaberesi
Aktaş Muhaberesi
Bigadiç’in Adalı Boğazı-Küllük Müsademesi
Şaki Sarı Mehmet Müfrezesi İle Müsademesi
Ulus Dağındaki Yunan Kuşatmasını Yarma Harekâtı
Akhisar İle Sındırgı arasındaki Koca Yayla Mucahir Köyü kırsalı olan Koca Yayla’ da düşman baskınına katılmıştır[8].
Makbule Hanım’ın Şahadeti


[1]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[2]İbrahim Çiçek, Gördesli Mücahit Makbule (Ulusal Öykü), Salihli: Basımevi yok, 1980, s.3,10
[3]http://gordes.bel.tr/SehitMakbuleHanim
[5]http://gordes.bel.tr/SehitMakbuleHanim
[6]http://gordes.bel.tr/SehitMakbuleHanim
[7]http://gordes.bel.tr/SehitMakbuleHanim
[8]Akıncı, s.1-400.
Ve yine bir gece, Efelerin yerlerini tespit eden düşman birlikleri hazırlıksız yakaladıkları Efeleri ateşe tutarlar. Bir süre çatışma devam eder. İki taraf da zayiat verir. Çatışmanın durup düşman birliklerinin geri çekilmesi üzerine Efeler bulundukları siperlerden çıkıp Makbule Hanım'ı ararlar. Ancak ne sağ kalanlar arasında, ne de şehit olan efeler arasında göremezler onu. Az ileride düşman ölülerinin olduğu yere baktıklarında ise, yerde boylu boyunca yatan şehit olmuş Makbule Hanım'ı görürler.[1] Tarihler 17 Mart 1922 yılını göstermektedir.
İbrahim Ethem Bey hatıralarında: "Uzaktan gelen bir kurşun Makbule'yi şehit etti." der. Efeler, daha yirmisinde Rabbine kavuşan Makbule'yi, Sındırgı, Gördes ve Demirci üçgeninde kalan Koca Yayla mevkiinde, kanlı elbiseleriyle, gözyaşları içinde defnettiler. Buraya defnedilmesinin tek nedeni vefat etmeden önce Makbule Hanım’ın vasiyeti; ‘Ben nerede ölürsem beni oraya gömün. ’demiştir.[2]  Defin merasimini İbrahim Ethem Bey şu şekilde anlatmaktadır: Defnederken bütün etraf çocuk gibi ağlıyordu. Nasıl ağlanmaz ki 22 yaşından da genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başından ileriye uzanmış, zalim düşman kurşununun akıttığı beyni, bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatın zevkini henüz yeni tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette. Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü? Evvela Türklük, Türk kadınlığı, saniyen, Gördes Salisen Ailesi, Makbule Hanım’la ne kadar iftihar etse azdır. Öyle ümit ediyorum ki şu kadının namı hatıra-i millete unutulmaz[3]. [4]
78 Yıl Sonra Aralanan Sır
Halil Efe, eşi Makbule Hanım’ın aziz naşını bilinmeyen bir yere (Yunanlıların eline geçmemesi amacıyla) gizlice defnetmiş ve kabir yeri bir sır gibi saklanmıştır. Şehit Makbule Hanım’ın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam 78 yıl bir sır olarak kaldıktan sonra Haziran 2000’de zamanın Balıkesir Ordu Donatım Okulu Komutanı Tüm General Kâmil Erdal Sipahinin ve merhum İbrahim Ethem Akıncı’nın oğlu Burhan Cahit Akıncı’nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi okutmanı Zekeriya Özdemir’in çalışmaları sonucunda, Harlak Deresinde Dereçatı mevkiinde bulunmuştur. Mezarın bulunmasıyla beraber Gördes Belediyesi de mezarın etrafında çevre düzenleme çalışmaları yapmıştır.[5]
Sonuç
Gördesli Makbule’nin bu kısa kahramanlık öyküsü Cumhuriyet tarihimizin en değerli hatıralarından biridir, o tarih de milli birliğimizin... Millî Birlik ise milletimizin birinci yaşatıcı unsurudur. Makbule Hanım’ın şehitlik öyküsünü unutursak, unutturursak, çocuklarımıza anlatmazsak; Cumhuriyet tarihimizi unutmuş, millî birliğimizi ihmal etmiş, zayıflamaya terk etmiş oluruz. Makbule Hanım'ın aziz hatırası ve kahraman ismi Manisa'nın Gördes ilçesinde şehrin merkezindeki Şehit Makbule Hanım Meydanı ve yine aynı ilçede Şehit Makbule Hanım İlköğretim Okulunda, Sındırgı’da bir lisede, Demirci’de Kaymakamlık binası önündeki heykelde, Manisa’daki parkta yaşatılmaktadır. Allah'tan bu vatan için can veren, kan akıtan tüm şehit ve gazilerimize rahmet dileklerimle.
KAYNAKÇA
Mehmet Bülent ERTEM, Salihli-1950, Ortaokul mezunu, Gördes-09.12.2017     
EKLER
Fotoğraflar

[1]İbrahim Ethem Akıncı, Demirci Akıncıları, Ankara: TTK Basımevi, 1989, s.213,214
[2]Mehmet Bülent Ertem ile 9 Aralık 2017 tarihli görüşme
[4]İbrahim Ethem Akıncı, Demirci Akıncıları, Ankara: TTK Basımevi, 1989, s.214
[5]http://gordes.bel.tr/SehitMakbuleHanim

Yorumlar

  1. Zekeriya Özdemir mezarı bulmadı kaymağını yedi sadece bulan kişi Sındırgı kocakonak mahallesinden Mehmet Bozkurt bulunuş hikayesini dinlemek isteyenler gidip onu dinleyebilir mehmet Bozkurt deseniz herkez tanır gösterir

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar