AŞIK
ALİ ATAŞ
Sefa DEREBENT
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü
Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Lisans 2.Sınıf
Öğrencisi
GİRİŞ
Kahramanmaraş ilinin Çağlayancerit
ilçesinin Cerid adının aslı ve manası üzerinde kesin olmamakla beraber, Cerid
boyu bu adı Cirid oyunundaki değneğin Arapça adı olan “cerid” den gelmiş olması kuvvetli bir
ihtimaldir. Ülkemizin bazı yerlerinde “Cerit”; canlı, eli çabuk ve becerikli
anlamlarına da geliyor[1].
İlçenin ilk kuruluşu bu günkü ilçe
merkezinin kuzeyinde bulunan ‘Pamuk’ denilen yerdir. Cerit kelimesinin
kökeninden kültürel yapısından hareketle ilçenin adının Orta Asya’dan gelen Cerid
Aşiretinden geldiği ve bu adla tanındığını söyleyebiliriz. “çağlayan” tabirinin
ise sularının çokluğuna dayanarak kullanıldığı olasılığı kuvvetli bir
ihtimaldir[2].
AŞIK ALİ ATAŞ’IN HAYATI
Ali Ataş, 11 Temmuz 1946 tarihinde
Çağlayancerit köyünde dünyaya gelmiştir. Annesinin adı Fatma, babasının adı
Veli’dir. Annesi Ali Ataş’ın askere geç gitmesi için nüfustaki doğum tarihini
08 Şubat 1948 olarak yazdırmıştır. Geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağlayan
aile, Ali Ataş’ın doğduğu yıllarda yokluk ve yoksulluk içindedir. O tarihlerde köyde
elektrik ve suyun olmaması ve tek odalı bir evde on kişinin yaşamak zorunda
olması çileli bir hayatın ilk işaretleridir. Bu yoksullukla birlikte,
anne-babanın cahil kimseler olması sürekli kuşak çatışmalarına sahne olmuş Ali
Ataş gibi okumaya, saz çalmaya, oyuncağa, elektroniğe meraklı bir çocuğun ciddi
sıkıntılar yaşamasına sebep olmuştur. Ali Ataş, ilkokulu köyünde bitirmiştir.
Ancak sonraki tahsil hayatına devam edememiştir. İlkokul üçüncü sınıfta resim
yapmaya; dördüncü sınıfta şiir yazmaya başlamıştır. Oyuncaklara meraklı olan
Ali Ataş kendi oyuncaklarını tasarlayıp yaptığı için arkadaşları ona ‘usta’
lakabını takmıştır. Derslerinde oldukça başarılı olan Ataş’ın öğretmeni Ali
Asker Bey onun okumasını istemiş. Ancak babası bunu kabul etmemiştir. Âşık Ali
Ataş okuma fırsatı verilmemesine karşı duyduğu üzüntüyü aşağıdaki şiirde dile
getirmiştir[3].
CAHİL
KALMAZDIM
Yayan
gittim uzaklara yakına
Yaşım
ilerledi vardım farkına
Oturup
gülüyorum şimdi aklıma
Gidip
okusaydım böyle olmazdım
Ali Ataş ilkokuldan itibaren özellikle,
kitaplara büyük ilgi duyar. Ancak ailesi ona kitap alamaz. Ali Ataş kitaplara
köy sakinlerinin desteğiyle ulaşmıştır. Babası Ali Ataş’ın kitaplara olan
ilgisinden anlaşılmaz bir biçimde rahatsız olmuş ve Ali Ataş’ın tüm kitaplarını
yakmıştır. Bu olay onun okuma aşkını daha da kamçılamıştır. Daha sonraları
kendi harçlıklarıyla aldığı kitapları, köy muhtarından aldığı kitapları ve
gazeteleri büyük bir dikkatle okuyarak kendini geliştirmiştir[4].
[4] https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=vVNzTGHHhjH-u3WMToxQ-uNszaBDVZ6rY6mzTj801mFCAOdafXX-2my9ypfa_ktA
Erişim Tarihi:20/12/2017.
Ali
Ataş ilkokul yıllarında (1956) özellikle Ramazan aylarında Kayseri’den
köylerine gelen bir vaizden çok etkilenmiş ve vaiz olmaya karar vermiştir.
Ancak bir gün köy camisinde müezzinlik yaparken ezberlediklerini unutunca,
dışarıda sert bir eleştiriyle karşılaşmış ve böylece bu ilgisi de kaybolmuştur.
Ali Ataş küçük yaşlardan itibaren oyuncaklara da çok meraklıdır. Ama o
oyuncakları hazır bulmamıştır. Kendisi tasarlayıp yapmıştır. Ancak babası Veli
Bey buna da karşıdır. Her defasında kendi yaptığı oyuncaklarla oynamasına engel
olamaya çalışmıştır[1].
Yılmak nedir bilmeyen Ali Ataş
kendisine yeni ilgi alanları oluşturmayı her zaman başarmıştır. Bir bisiklet
dinamosuna taktığı ahşap kanatlarla rüzgârdan elektrik üretmiş. O dönemde
gazyağı lambalarıyla aydınlanan ailesini elektrikle tanıştırmıştır. Köylerine
elektrik gelinceye kadar bu sistemle aydınlanmışlardır. 17. 10. 1970’te
iki yıllık askerliğin ardından köyüne dönen Ali Ataş radyo tamirciliğiyle
ilgili dergi ve kitaplardan hareketle, kendi kendine radyo tamirciliğini
öğrenmiş, 1970’ten 1984’e kadar geçimini de bu işten sağlamıştır[2].
Ali Ataş köylerinde saz çalan Âşık
Hüseyin’in saz çalıp söylediğini duymuştur. Hem meraklı yapısı hem de âşıklığa
ilgisinden dolayı hemen saz çalmayı başarmak istemiştir. Kendi cevizlerinden ayarladığı keresteyle,
bir yağ tenekesinden kendine bir saz yapıp çalmaya başlamıştır. Âşık Ali Ataş,
kendi el becerisi ve imkânlarıyla yaptığı sazı bir süre kullanmıştır. Âşık Ali
Ataş’ın kendi yaptığı saz yıpranıp kırılınca, harçlıklarıyla aynı zamanda saz
yapım ustası olan Âşık Hüseyin’den bir saz almış ve saz çalmada epeyce
ustalaşmıştır. Köylü artık ondan söz etmeye başlamıştır. Ancak köy sakinleri
Âşık Ali Ataş’ın babasına bu durumu adeta ihbar etmişlerdir. Bunun üzerine baba
Veli Bey, Ali Ataş’ı takip edip sazını alıp kırmıştır. Olayın akabinde Âşık Ali
Ataş köyünden ayrılmıştır. Beş parasız, referans ve tanıdık olmaksızın
Kahramanmaraş’a gelmiştir[3].
Âşık Ali Ataş, Kahramanmaraş’a geldikten
sonra Hüseyin Bey’in işlettiği bir hana yerleşmiştir. Bir yıl bu handa
kalmıştır. Bu dönemde taşıyıcılık, boyacılık, seyyar satıcılık ve fotoğrafçılık
yapmıştır. Sonra yazdığı şiirleri matbaada çoğaltarak satmaya başlamış ve
kazandığı paralarla bir saz satın almıştır. Ortam uygun olduğu zaman etrafında
toplananlara saz çalıp şiir söylemeye başlamıştır. Kendini geliştirmiş ve
kendine olan güveni artmıştır. Bu dönemde yerel birçok âşıkla atışmalar
yapmıştır[4].
Âşık Ali Ataş’ın, Elbistan’ın Ekinözü
kasabasında Yukarı İçme adı verilen kaplıcaya gitmesi, onun için âşıklık
yolunda dönüm noktası olmuştur. Âşık Ali Ataş kendi şöhretinden habersizdir.
Ancak sağında solunda ünlü bir âşığın içmeye geldiği konuşulmaktadır. Kendisi
de bu ünlü âşığı merak etmektedir. Dilden dile dolaşan âşığın kendisi olduğunu
çok geçmeden anlamıştır. Halk tarafından kahveye davet edilmiş. Bu çapta bir
ilgiyle ilk kez karşılaşmıştır. Ali Ataş, Elbistan’ın Ekinözü kasabasında gördüğü
bu ilgi ve sevgiden sonra şiirlerinde Âşık Ali Ataş mahlasını kullanmaya
başlamıştır[5].
[5] https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=vVNzTGHHhjH-u3WMToxQ-uNszaBDVZ6rY6mzTj801mFCAOdafXX-2my9ypfa_ktA Erişim Tarihi:20/12/2017.
Âşık Ali Ataş, Kahramanmaraşlı olması
nedeniyle de dikkatini çeken Abdurrahim Karakoç’un önce kitaplarıyla tanışmış.
Bu şaire hayran kalmış ve kendisine örnek almıştır. Abdurrahim Karakoç’a
hitaben şiirler yazmıştır. Bu şiirlerden ikisi ‘’Unuttun mu Karakoç, Bilemiyom Karakoç’’
başlıklarını taşımaktadır. Âşık Ali Ataş, bu şiirlerinde Karakoç’u usta kabul
edişini “Senden ilham alır şiir yazarım/ Öğüt versen niye tutmam/ Üstadımı hiç
unutmam’’ dizeleriyle de vurgulamaktadır. Âşık Ali Ataş yaşadığı sürece
Abdurrahim Karakoç’la şiir ve mektup yazarak sürekli iletişim halinde olmuştur.
Ataş üstad ve dost olarak gördüğü Karakoç’tan sürekli bir haber beklemiş ve bu
iletişimi şiirle kurmaya çalışmıştır. Ancak Âşık Ali Ataş son yıllarda üstadı
Abdurrahim Karakoç’la görüşememiştir. Âşık Ali Ataş her zaman üstadına olan
saygısını, bağlılığını hem dizelerinde hem konuşmalarında ısrarla vurgulamıştır.
Çünkü Karakoç onun için vazgeçilmez bir dost, bir ustadır ve öyle de kalacaktır[6].
SONUÇ
Hayatı incelenen Aşık Ali Ataş
Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesindedir. Aşık Ali Ataş
okumaya,yazmaya,söylemeye meraklı birisidir. İlkokulu köyünde bitirmiştir. Daha
sonra tahsil hayatına devam edememiştir. Oyuncaklara olan merakı sayesinde
kendi oyuncaklarını yapmaya başlamıştır. Aşık Ali Ataş kitaplara büyük ilgi
duymaktadır ve köy halkının desteğiyle kitaplara ulaşmaya başlar. Ama babası
Aşık Ali Ataşın kitaplarını yakmıştır. Bu olay Aşık Ali Ataşın okuma aşkını
kuvvetlendirmiştir. Ali Ataş bir gün köylerine gelen bir vaizden etkilenmiştir
ve vaiz olmaya karar vermiştir. Ama ezberlediklerini unutmaya başlayan Ataş köy
halkının eleştirileriyle karşılaşınca bu ilgisi kaybolmuştur. Yılmak nedir
bilmeyen Ataş kendisine yeni ilgi alanları bulmuştur. Bisiklet dinamosuna
taktığı ahşap kanatlarla rüzgardan elektirik üretmiş ve köyüne elektrik gelene
kadar ailesi bu sistemi kullanmışlar. Radyo tamirciliği öğrenmiştir. Aşık Ali
Ataş saz çalmaya ve aşıklığa meraklıdır
ve kendi imkanlarıyla saz yapıp çalmaya başlar. Babası Ataşın sazını kırar ve
Ataş köyden ayrılıp Kahramanmaraş’a gelir. Aşık Ali Ataş Elbistan’ın Ekinözü
kasabasından gördüğü ilgiden sonra Âşık Ali Ataş mahlasını kullanmaya
başlamıştır. Âşık Ali Ataş Abdurrahim Karakoç’un kitaplarıyla tanışmıştır. Bu
şaire hayran kalan Ataş onu örnek almıştır. Halen Kahramanmaraş’ın
Çağlayancerit ilçesinde hayatına devam etmektedir.
Y ARARLANILAN KAYNAKLAR
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=vVNzTGHHhjH-u3WMToxQ-uNszaBDVZ6rY6mzTj801mFCAOdafXX-2my9ypfa_ktA Erişim Tarihi:20/12/2017
EKLER
Yorumlar
Yorum Gönder